Hiç Bir Senaryo Artık Yorumsuz Kalmayacak

Senaryo Yanlışları

SENARYO YANLIŞLARI

Senaryo yanlışlarıyla ilgili en önemli sorun bu yanlışların tıpkı zincirleme kazalarda olduğu gibi yeni yanlışlara yol açmasıdır.Senaryonun bir yerindeki yanlışı düzelttiğinizde daha ileride yine aynı yanlışın bir başka uzantısı ortaya çıkar.Bir başka değişle senaryonun her öğesi birbirine bağlıdır.
Öykünün yapısal kuruluşu ile ilgili olan senaryo hatalarını şu başlıklar altında toplıyabiliririz.

Nereden Belli Oluyor?

Yeni başlayan senaryo yazarlarının genelde yaptığı bir hatadır;bir kişinin düşüncelerini, kimliğini, isteklerini hatta bir durumu seyirciyi dikkate almadan senaryoda belirtmesidir bu tür yanlışların nedeni , senaryo yazarlarının sözcüklerle herşeyi anlatabileceğini sanmasıdır.
Örneğin senaryoda x,y nin türünden açıklamalarla yetinemeyeceğimize göre,seyirciye iki kişi arasındaki bağı göstermek için iç konuşma tekniğini kullanabiliriz.(sevgili erkek kardeş/gelin gibi)
Bazen de kişilerin duygu ve yönelimlerini belirtmekte güçlüklerle karşılaşılabilir.Senaryo yazarı senaryo kişilerinin eğilimlerine ve duygularına kolayca kendini kaptırarak seyircinin bu duyguları perdede göremeyeceğini ya da hissedeyemeceğini unutur böylece bu duyguların perdeye inandırıcı bir biçimde yansıyıp yansımadığını düşünmez.

Seyircinin Filmin Sonunda Duyduğu Boşluk Duygusu:

Bazen sıradan ve önemsiz bir öyküyü ilginç kılmak için filmde çok sayıda "sahte gerilime" yer verilir.Bu da filmin sonunda seyircide bir eksiklik duygusu uyandırır.Filmin sonunda duyulan eksiklik duygusu, öykü ve öyküleme etkinliğinin birbirinden ne denli ayrı şeyler olduğunun bir göstergesidir.
Öyküleme teknikleri gerçekte hiçbir özelliği olmayan bir olaya hareket gerilim merak katmaya yarar.Ancak seyirci bu olayın gerisinde hiçbir şey olmadığını hissettiği anda bir tür boşluk duygusuna kapılır.Öyküleme öyküden apayrı bir şeydir en yalın öyküleme tekniklerinde bile işlenen olayla ilgili bir gerçeklik payını unutmamak gerekir.

Uç Uca eklenen Sahneler:

İzlediğimiz bazı filmler, bütüncül bir yapı ve bir ilerleme çizgisi sunmayan her türlü mantıksal ve organik bağlardan yoksun bir sahneler dizisini andırır dikkatle incelediğimizde bu gibi filmlerin senaryolarında sahneleri birbiri ardına eklemekle yetinildiğini görürüz.Bu tür senaryolar birlik kuralıyla ilerleme kuralına uymazlar.
Örneğin: Son Macera filmi eleştirmenler tarafından incileri etrafa dökülmüş kopmuş bir kopyaya benzetilmiştir bunda filmin dolambaçlı ve hareketsiz yapısının neden olduğu söylene bilir.

Sonuç Bölümünde Yapılan Hatalar:

Üstün bir gücün araya girmesiyle(Tanrısal güç, Kralın gücü...)tepeden inme bir biçimde filmin mutlu sonla bitmesi genellikle bir senaryo kusuru olarak nitelendirilir.Buna tiyatro dilinde " Deus ex machina" denir.Bunun bir türü de kahramanı umutsuz bir durumdan kurtaran "bu yalnızca bir rüyaydı" dediğimiz türden çözümlemelerdir.
Aristoteles de bu tür sonların sakıncalı olduğunu dramın sonuç bölümünün dramın kendisinden kaynaklanması gerektiğini belirtiyordu.

Sapma:

Bir anlatıda başlangıçtaki düşünceden sapılması önemli bir yanlış olabilir;örneğin temel nitelikli bir kişiden bir başka kişiye veya konunun ya da ilgi odağının bir başka yöne sapması gibi.genellikle sapmalar bir anlatıda istemeden çok sayıda ayrıntının üst üste yığılmasıyla ve böylece anlatının ana temasının ve amacının neredeyse tümüyle değişikliğe uğramasıyla meydana gelir.
Anlatının amacının sapması senaryonun bir ilkeside olabilir.Örneğin Christian de Chalonge un yönetmeliğini yaptığı İttifa'ın senaryosu gibi bazı senaryolarda bu amaç sapmaları birer ilke niteliğindedir.

Yanlış Yerleştirim:

Senaryoda kullanılmayan bir öğenin bulunmasıdır.Senaryoda yer alan bir öğe ilk bakışta önemli bir rol oynayacakmış gibi gözükmesine karşın hiçbir işe yaramadığında senaryoda bir yanlış yerleştirim söz konusudur.
Bazı filmlerde aldatmaca olarak kullanılan sahneler de yanlış yerleştirilmeleri sonucu gerektiği gibi işleyemez ve senaryoda ustaca kurulmuş bir yanıltmadan çok bir kusur olarak göze çarpar.

Gerçeğe aykırılık:

Bir olayın kendiliğinden öykü konusu olabilmesi için bunun mutlaka gerçek bir olay olması gerekmez önemli olan gerçeğe uygunluğudur.Yaşanmış olaylar kendi başlarına iyi senaryolar yaratmak için yeterli değildir.
Bir öyküdeki kişilerin yaptığı yada yapmadığı davranışlarına ilişkin olarak da bir gerçeğe uygunluk ilkesinden sözedilebilir.Bu açıdan baktığımızda öykü kişilerinin yapmadığı şeyler yaptıklarına oranla bu kişilerin gerçeğe uygunluklarını belirler özelliklede kendilerini kurtaracak bir yolu seçmedklerinde.

Budalaca Konular:

Budalaca konular ; öykünün işleyebilmesi için kişilerin bazı sahnelerde budala gibi davrandığı senaryolardır.Örneğin genç bir kadın olan kahraman karanlık bir adamla ıssız bir yerde buluşmayı kabul edecek denli budala olması gibi.Bu budalaca konuları önlmenin en iyi yolu senaryo yazarken her seferinde kahraman bunu niye yaptı diye sormaktır.
Senaryo yazarı için en kolay yol şey budala kişiler yaratarak kendini becerikli yazar gibi göstermektir. yazar en iyisinden en kötüsüne kadar senaryo kişilerinin tümüne bir nebze olsun sağduyu vermelidir.

Zayıf öyküler:

Öyküyü oluşturan konunun zayıf olması kısa metrajlı filmlere özgü bir kusurdur bu da bize yazar yönetmenlerin bir senaryoda on dakika sürmesi gereken bir olay bilgi ve diğer senaryo malzemesinin miktarını yeterince önemsemediklerini düşündürüyor belki de kısa metrajlı filmlerin bazen uzun metrajlı bir film kadar hızlı olabildiğini ve olması gerektiğini unutuyorlar.

Gevşeklik, Olduğu Yerde Sayma:

Seyircide bir gevşeklik izlenimi uyandıran olduğu yerde sayıyormuş gibi gelen senaryolara gevşek senaryo denir.Bu senaryolarda ilerleme çizgisi hemen hemen hiç belli değildir;kişiler arasındaki karşıtlıklar bulanıktır; bazı sahneler hemen hemen aynıdır ve heyecan bilgi gerilim açısından bir değişim göstermezler.Son olarak da bu sahnelerin bir hareket ve ilerleme ekseninde birbirlerini kesinlikle izlemediklerini görürüz.

Kişilerin Kullanılmasında Yapılan Yanlışlar:

Senaryoda kullanılacak kişilerin belirlenmesinde yapılan başlıca yanlışlar şunlardır:

a. Kukla kişiler dediğimiz yazarın düşüncelerini ya da bir mesajı iletmekten başka bir işlevi olmayan sanki yaşıyormuş izlenimi veren kukla kişiler.

b. Tutarsız tepkiler : Kişiler senaryoda tanımlanan biçimden farklı olarak çok abartılı tepkiler gösterebilirler.Buna aşırı tepki denir.Kişilerin abartılı tepkiler göstermesinden nasıl kaçınmak gerekiyorsa bunların edilgen silik ve olaylardan hemen etkilenen kişiler olmamasına da dikkat etmek gerekir.

c. Aşırı basitleştirme , kişinin şematik olması

d. Senaryo için tasarlanan karakterle çakışan kişiler( düşünce , yaş grubu vb açısından)
e. Ani değişimler: Senaryoda beklenmedik bir anda kişinin davranış , inanış ve tutumlarında meydana gelen değişim

f.Görünmeyen kişi: Bilinçli yada bilinçsiz olarak davranış çizgisi anlaşılmayan kişiler

g. Budalaca konu : Senaryo yazarının işini kolaylaştırmak için kişinin budala hareket etmesi

h: Kişilerin birbirine benzemesi: kişiler birbirine benzediklerinde karakterleri arasında
yeterince bir karşıtlık oluşmaz ve karşılıklı olarak birbirlerini öyküde gerektiğince belirleyemezler.Bunların senaryoda birbirlerinin yerini alabileceklerini düşünürüz ister istemez.Bu tür hatalar bazen yazarın kişileri hemen oluşturmak istemesinden ve kişiler üzerinde yeterince çalışmamasından ileri gelir

Kişileri Engelleyen Nedir?

Bazen bir kahramanı içinden sıyrılması çok kolay bir güçlükle ya da sıkıntıyla boğuşurken görürüz. Kahramanın senaryoda bu durumdan kurtulması ya da isteğine kavuşması geçerli bir neden olmadan geciktirilir.
Vale sorunu şöyle dile getiriyor:"Çok sık karşılaşan bir senaryo hatası,birbirini iten öğeleri birarada tutan gücün çok zayıf kalmasıdır"
Birbiriyle çatışan yada tam tersine birbirine kavuşmak için engeller aşmak zorunda kalan kişilerin karşılaştıkları güçlükler seyirciye özenle belirtilmeli hatta gerektiğinde hatırlatılmalıdır.

Olacakları Önceden Duyurma:

Filmlerde meydana gelecek sürpriz korku yada "gag" seyirciye önceden hissettirilirse tüm etkisini kaybeder.HERMAN olayın seyirciye önceden duyurulmasını "gerilim öykülerini bozan en büyük yanlış " olarak nitelendirirerek öyküde meydana gelecek olayların önceden hissettirilmeksizin kullanılmasını öğütler.

Boşluk:

Sinema dilinde boşluktan boşluğa fark vardır.Gerçekten de öyküdeki boşluk başka şey dramatik gerilimdeki boşluk başka şeydir.Öyküdeki boşluklar gerçek birer kusur birer karanlık nokta yada öykünün sürekliliğinde ve mantığında açıklanmayan tutarsızlıklar olarak nitelendirilirler.
Herman'ın öykü boşlukları dediği bu atlamalar senaryo yazarının tembelliğinden ileri gelir mantık dışı ve boşluklarla dolu bir olaylar zinciri oluşturur.
Senaryo boşluklarının olmaması için Herman şunları öneriyor:

Konuyla ilgili bütün ipuçları birbirine bağlanmalıdır.
Kişilerin ortadan yokolmalarının nedenleri seyirciye bildirilmelidir
Kişilerin giriş ve çıkışlarının nedenleri belirtilmelidir
Raslantılar arasında çelişkiler olmamalıdır.


Kaynak:İ.Ü. İletişim Fakültesi Radyo,Sinema,Televizyon Bölümü Kütüphanesi...
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol