Aşağıdaki yazılarda sık sık karakter yaratmaktan ve karakter türlerinden bahsettik. "İçe dönük -
dışa dönük karakterler" "A tipi - B tipi karakterler" "Kendine güvenmeyen karakterler", vb.
Tabii bir karakterle ilgili nitelikler bunlarla sınırlı değildir. Karakteriniz yardımsever mi, değil mi? Korkak
mı, değil mi? Dedikoducu mu, değil mi? Özverili mi, bencil mi? Dürüst mü? Bunlar da karakterinize,
Diyelim ki bir senaryonuz için bir karakter yarattınız: bu kişinin dışa dönük, A tipi, ama korkak biri
olmasını istiyorsunuz. Çünkü hikayenizi anlatabilmeniz için böyle birine ihtiyacınız var.
Peki bu kişinin bu karakter özelliklerini hikayede nasıl verirsiniz? Bu karakterin kendisi için "Ben dışa
dönük, A tipi ama korkak biriyim" demesi mi lazım? Ya da bir arkadaşı onun için bu sözleri mi sarf
Kesinlikle hayır! Bunlar, bir kişinin karakter özelliklerini seyirciye anlatmanın en kötü yollarındandır.
(Yine de çok sıkıştığınız zaman kullanılabilirler - özellikle de ikincil ve üçüncül karakterler için. Çünkü
ortalama bir hikayede her karakterin özelliğini dramatize etmek mümkün değildir. Zaman yetmez.)
Filmin baş kişilerinin karakter özelliklerini göstermenin en iyi yolu, onları BASKI altında SEÇİM yapmaya
zorlamaktır.
Karakter konusunda bu iki sözcük, büyülü gibidir: BASKI ve SEÇİM.
Yani filmin baş kişisine, onun hayatından bir yerden bir BASKI uygulamalısınız. Dış ya da iç koşullar onu
belirli bir konuda harekete geçmeye ZORLAMALI. Kahramanınız, evinde koltuğunda rahat rahat
otururken aklına aniden bir fikir gelip "Yahu, ben şunu şöyle yapayım" diyerek harekete geçmemeli -
genelde hiçkimse böyle harekete geçmez zaten. Mutlaka bir zaruret söz konusudur. İşte kahramanınızı
harekete geçiren şey, BÜYÜK BİR ZARURET olmalı. Onu iliklerine kadar zorlamalı, terletmeli,
sıkıştırmalı.
Bu zorluk karşısında kahramanınızın bir kaç seçeneği olmalı. Bunlardan kimi "doğru" seçeneklerdir,
kimi de "yanlış" seçeneklerdir. Seyirci genelde doğru ile yanlışın ne olduğunu iyi bilir - eğer bilmiyorsa,
siz onlara durumla ilgili yeterince bilgi vermediniz demektir.
Kahramanınız, işte bu baskı altında yaptığı seçimle ve belirlediği hareket yönü ile kendi karakterini
ortaya koyar. Ondan önce ve ondan sonra kendi kişiliği hakkında ne dediğinin hiçbir önemi yoktur.
Önemli olan zor zamanlarda ne yaptığıdır.
Kahramanınıza uyguladığınız baskı ne kadar büyük olursa, onun hakkında elde edeceğimiz bilgi de o
kadar gerçek ve derin olur. Kahramanınız ne kadar çok şeyi tehlikeye atarsa, o özelliği o kadar
belirginleşir. Yaşlı bir kadını yoldan karşıdan karşıya geçiren insanın iyilikseverliği ile kendisinin dahil
olmadığı bir trafik kazasındaki yaralıları hastaneye götüren kişinin iyilikseverliği arasında derece olarak
fark vardır.
Bir karakter, doğruyu söylemenin kendisine bir şey kaybettirmeyeceği bir durumda doğruyu söylerse, bu
seçim onun hakkında çok fazla ve önemli bilgi vermez. Ama bir kahraman, yalan söylediğinde hayatını
kurtaracağı bir ortamda doğru söylemeyi tercih ediyorsa, bu seçim DÜRÜSTLÜK'ün bu insanın
karakterinin çok önemli bir parçasını oluşturduğunu gösterir. (McKee, sayfa 101)
* * *
Bu konuyla ilgili olarak aklıma gelen ilk örnek, "Örümcek Adam 2" filminden.
Filmin başında kahramanımızı zor günler geçirirken görüyoruz: Peter bir pizzacıda dağıtıcı eleman
olarak çalışmaktadır. Ama anlaşılan şimdiye kadar hep işlerini aksatmıştır. Bunun nedeni ise aynı
zamanda Örümcek Adam olması ve insanlara yardım etmesidir.
Filmin ilk sekansında, pizza dükkanının sahibi Peter'a son bir şans verir: Çok kısa bir sürede, tıkanık
bir trafikte, çok uzak bir mesafeye gitmesi gerekmektedir, aksi takdirde Peter, çok ihtiyaç
duyduğu bu işten olacaktır (= BASKI).
Peter pizzaları alır ve yola koyulur. Trafik çok sıkışık olduğu gibi diğer araçlar da onu sıkıştırarak işini
zorlaştırırlar (= BASKI). Siparişi zamanında götüremeyeceğini (ve işten atılacağını) anlayan Peter
giysilerini değiştirir ve Örümcek Adam olarak pizzaları götürmeye karar verir.
Peter binadan binaya sallanarak gideceği adrese doğru yol alırken iki küçük çocuğun bir topun peşinden
koşarak yola fırladığını ve bir kamyonun da hızla çocuklara doğru ilerlediğini görür (= BASKI). Peter
pizzaları bir balkona koyar ve çocukları kurtarır (= SEÇİM)! Bu hareketi Peter'a çok zaman
kaybettirir. Peter pizzaları vaktinde yetiştiremediği için çok ihtiyaç duyduğu işinden atılır.
Bu sekans bize Peter'ın başkalarını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atmaktan çekinmeyen biri ( =
bir KAHRAMAN) olduğunu, BASKI altında yaptığı bir SEÇİM ile gösteriyor. Biz de hiç düşünmeden ikna
oluyoruz.
Bu mesajın başka (ve yanlış) bir biçimde verilme çabası şu olabilirdi: Peter bir barda tanıştığı bir kızla içki
içerken ona uzun uzadıya kendisinden bahseder, "Ben aslında şöyle biriyim, böyle biriyim" diye. Kız da
içkisinin üzerinden gülümseyerek Peter'ı seyreder ve aklından "Ben senin asıl niyetini çok iyi
biliyorum" cümlesi geçer.
* * *
Bir başka örnek de "Matrix"ten. Filmin başlarında Neo, kuryenin kendisine getirdiği telefondan
Morpheus ile konuşur. Morpheus onu kendisini tutuklamak üzere gelen Ajanlara karşı uyarır. Neo da onun sözünü dinleyerek ajanlardan bir süre kaçar, binanın dışına çıkar. Çok kritik bir anda, bir
pencerenin kenarından sallanırken (arkasında Ajanlar, önünde binadan düşme tehlikesi = BASKI)
Neo kaçmaktan vazgeçer ve teslim olur.
Neo'nun bu anda yaptığı SEÇİM, onu film boyunca takip edecektir. Ta ki filmin finalinde, kendisine
gerçekten İNANARAK Ajanları alt edene kadar. İşte tam o anda Neo "Seçilmiş Kişi" hüviyetini kazanır,
daha önce ise sadece bir adaydır. Çünkü bunu baskı altındaki seçimleri ile kanıtlamış değildir.
* * *
Bu durum gerçek hayatta da böyledir aslında. İnsanların size ne kadar "canım, cicim, dostum, sevgilim"
dediği önemli değildir. Önemli olan, ZOR zamanlarda (= BASKI) o "canımın, cicimin" ne yapmayı tercih
ettiğidir (= SEÇİM): Kaçıp gidiyor mu, kalıp dayanıyor mu? Uzaktan seyrediyor mu, yoksa
yardım mı ediyor? Yalana başvurup paçayı kurtarıyor mu, yoksa doğruyu söyleyip sıkıntıya mı
katlanıyor, vb.
* * *
Kahramanınızın hangi özelliğini ön plana çıkarmak istiyorsanız, ona uygun bir baskı oluşturmanız
gerektiğini unutmayın. Cesaretini göstermek istediğiniz bir insanın yardımseverliğini gösterirseniz,
izleyici "Ne oluyoruz?" der. Ya da bir insanın korkaklığını göstermek istiyorsanız onu korkutucu bir
ortama koyun, eğlenceli bir ortama değil.
Bu tür baskılar genelde film boyunca devam eder ve en büyük baskı filmin doruk noktasında gelir.
Ama o zamana kadar kahraman hakkında az çok bir fikir edinmiş olmamız gerekir. Bu da filmin yaklaşık
ilk 10 dakikasında edinilir. İşte bu ilk 10 dakikaya, kahramanınızın film boyunca tekrar tekrar
sorgulanacak karakter özelliği ile ilgili baskı dolu bir sahne koymanız yerinde olur.