İki ve Daha Fazla Kollu Hikayeler
Yazdığınız bir senaryonun yüksek bir ritme sahip olmasını, en azından sıkıcılık tuzağına düşmemesini
istiyorsanız, hikayenizi A ve B kollarına bölün. Yani filmi izlerken bir A kolundan bir sahne izleyelim, bir
B kolundan. Bu yöntemi kullandığınız zaman, hikayenizi oluşturan sahneler kuşbakışı olarak şöyle
görünecektir :
A - B - A - B - A - B ...
Bu yöntem seyircinin ilgisini hep ayakta tutar. Çünkü seyirci, yaklaşık 3 dakikadan (3 senaryo
sayfasından) uzun bir süre hep aynı karakterleri görmek istemez. Sıkılır. Başka bir mekanı, başka
karakterleri görmek ister. Bir senaristin yapabileceği en büyük hatalardan biri, hikayeyi kendi istediği
gibi anlatmak için sıkıcı olma riskini göze almasıdır.
Bu riski sakın almayın!
Başarılı senaryolarda genelde bu A - B yönteminin kullanıldığını görüyoruz. Genelde A kolu kahramanı,
B kolu da düşmanın yaptıklarını anlatır. Zaman zaman bu iki kol kesişir, sonra da ayrılır. Genelde
filmler, bu iki kolun birleşmesi ile son bulur.
Hatta çok başarılı senaryolarda, hikayenin A, B, C, D gibi alt kollara ayrıldığını fark ediyoruz. "Titanic"
bu konuda mükemmel bir örnektir. Film boyunca farklı insanların hayatlarını görürüz. Bu nedenle (artı,
sahneler mükemmel yazıldığı ve ne uzun ne kısa olduğu için) 3 saatin nasıl geçtiğini anlamayız.
Hikayeyi ikiden fazla kola ayırdığınız zaman, sahneleri hep aynı sırayla vermek zorunda değilsiniz. Yani
sahne sıralaması her zaman A-B-C-D-A-B-C-D... olmak zorunda değildir. A-B-C-D-B-A-D-C ... gibi
karışık bir düzen de tutturabilirsiniz. Bu, hikayenizin nasıl ilerlediğine bağlıdır. (Bu karışık düzen, seyirciyi
şaşırtmakta da çok işe yarar. Seyirci bir sonraki sahnede kimi göreceğini tahmin edemez hale gelir.)
Ama hikayeyi 2'den fazla kola ayırmak, ancak senaryo yazımı konusunda ustalaştığınız zaman
kullanmanız gereken bir yöntemdir. Senaristliğinizin ilk yıllarında tercihiniz 2 koldan ilerleyen hikayeler
olmalıdır.
HİKAYE KOLLARINA BİR ÖRNEK: TERMINATOR 2
Hikayenin 4 koldan ilerlemesine ve zaman zaman bu kolların birleşmesine en güzel örnek "Terminator
2" filmidir. Şimdi bu filmi, "kol bazında" (çok acayip bir deyim oldu) inceleyelim:
"Terminator 2" genel olarak, biri John Connor'u korumaya, diğeri de öldürmeye çalışan iki
Terminatör'ün hikayesini anlatmaktadır. Filmin en başında hikaye 4 kola ayrılır: Eski Terminatör
(Arnold), yeni Terminatör (T-1000), Çocuk (John Connor) ve hastanedeki annesi. Bu dört koldan üçü
(terminatörler ve çocuk kolları), birinci perdenin dönüm noktası olan Alışveriş Merkezi ("Mall") sahnesinde
birleşir. Bu sahnede eski Terminatör yeni Terminatör ile kapışırken çocuk kaçar. Tekrar 4 kollu hikayeye
dönülür. Sonra eski Terminatör çocuğu yanına alır (su kanalındaki dehşet motosikletli kovalama sahnesi)
ve hikaye tekrar 3 kola döner.
Bir süre sonra, çocuk annesini kurtarmaya karar verir. Bir kez daha bütün hikaye koları birleşir:
hastanede. Bu sahneden sonra kol sayısı tekrar ikiye çıkar: eski Terminatör + çocuk + annesi ile yeni
Terminatör...
Film, hikaye kollarının çok başarılı bir biçimde ayrılıp birleşmesiyle devam eder. Bu nedenle "Terminator
2" de bir kere seyretmeye başladığınızda, bitirmeden başından kalkamadığınız filmlerdendir.
Hikaye kollarını ayırıp birleştirirken göz önünde bulundurulması gereken en önemli kıstas "neden-sonuç"
ilkesidir.
Bu ilke gerçekten de çok önemlidir. Seyirci, olayların nedenine ve onların kaçınılmaz sonucuna ikna
olduğu sürece kendisini filme kaptırır. Aksi takdirde kandırıldığını (manipule edildiğini) düşünür ve filmle
ve karakterlerle kurduğu özdeşleşme bağını koparır.
Ne yazık ki Türk filmleri, "neden-sonuç ilkesi"ne bağlılık konusunda genelde sınıfta kalırlar. İzleyiciler,
izledikleri olaylarla ilgili olarak "evet ya, bu başka türlü olamazdı" duygusuna kapılMAZlar. Hatta "ne
saçma, kahraman şöyle değil de böyle yapamaz mıydı?" diye düşünürüz sık sık.
Bunun nedeni, senaristlerin hikayeyi, kurdukları temelin götürdüğü yere değil, kendi keyiflerinin
istediği yere götürmek istemeleri ve bir durumun bütün olası sonuçlarını bulmak içn yeterince kafa
patlatmamalarıdır. Bunun sonucu olarak biz de seyirci olarak ikna olmaz ve filmden koparız. (Alın size
güzel bir senaryo kitabı ismi: "Temelinin ("set up") götürdüğü yere git!"
Ve bir kötü örnek: SITH'İN İNTİKAMI
George Lucas'ın yazıp yönettiği Star Wars dizisinin ön-bölümlerinin ("prequel") son parçası olan bu
filmde, Lucas bazı sahnelerde yukarıda anlattığım yöntemi kullanmaz. Filmin ilk yarısında arka arkaya üç
adete aynı hikaye koluna ait sahne görürüz: A - A - A. (Hangi sahneler olduğunu söylemeyeceğim, siz
bulun). Sonuç, tahmin edebileceğiniz gibi, hikayenin hafifçe sarkması, izleyicinin de biraz sıkılmasıdır.
EV ÖDEVİ:
Bundan sonra izlediğiniz filmlerde hikayelerin kollarını bulun ve nasıl sıralandıklarına bakın. Bir
başkasının hikayesini nasıl kurguladığını izlemek çok ilginç bir deneyim olacak.