Görüntü Yönetmenliği
Bir film bir çok yaratıcı grubun çalışmasıyla ortaya çıkar. Sinematografi sanatı bir çok teknik işlemin bir arada yapılmasını gerektirir.Çağdaş sinema yalnızca sanatın bir dalı değil endüstrinin de önemli bir dalı olma özelliğini taşımaktadır.Bu endüstri dalı içinde önemli göreve sahip kişilerden biri de kameramandır.Kameraman hem sanatçı hem de teknik adamdır.Kameramanlar sinemanın ilk yıllarında yalnız çalışıyordu ve ilk yıllardaki sinematografik kayıtlar bu yalnız çalışan kameramanlar tarafından yapılıyordu.”O günlerde sinemada dramaturg,yönetmen,aktör ve ya sanat yönetmeni yoktu”
Teknolojik gelişmeler sinematik üretimin temelini teşkil eder.19.yy başındaki teknik gelişmeler önce fotoğrafın daha sonra da sinemanın gelişimini sağladı. Fotoğraf,insanoğlunun çevresindeki gerçekleri sabit görüntüler haline sokma isteğinden doğdu.Sinema ise bu görüntülerin dinamik olarak yeniden üretilmesini sağladı.Kameraman,bu dinamik üretim sürecinin baş rol oyuncusudur.
1895’lerde Louis Lumiere ile başlayarak günümüze dek süren ve sürecek olan bir meslek olan kameramanlık/görüntü yönetmenliği giderek gelişim göstererek sinemada saygın bir yere oturmaya başladı.Filmin üretiminde yönetmenden sonra ikinci adam oldu.
Sinemanın ilk yıllarında kameraman ,çekimi yapan,çekimi yapabilmek için ışıkları hazırlayan, optik düzeni kuran ,çekim sonrası banyo,baskı ve kurguyu yapan kişiydi.Gösterimi yapmak da kameraman işiydi.
“Uzun bir süre onun rolü gerçek nesnelerin ,kaydın fotoğrafik prosesine herhangi bir aktif müdahalede bulunmadan ,pasif olarak belgelenmesi olarak kabul ediliyordu.”2
“1890”larda film alıcısının gelişimi mükemmelleştiğinde onu kullanmak için bir kişiye gereksinim vardı.Bu kişi,çekilmesi istenen her neyse ona merceğini çevirecek ve filmi kare kare ilerleten kolu hareket ettirerek ,selülidi pozlayacaktı.Yine aynı kişi film bobinini karanlık odaya alıp banyo ediyordu.Muhtemelen bu ustalığı geliştiren kişi aynı zaman da alıcıyı da geliştiren kişiydi.Bunlar ilk kameramanlardı.”
Sinemanın ilk yıllarında kullanılan alıcılar oldukça ağırdı,dolayısıyla kameramanlar belli bir fizik gücüne sahip olmak zorundaydılar.
….gerçekten,en basit uygulama bile bir kas kuvvetini ve denge kabiliyetini zorunlu kılıyordu. Almanca kameramanı tanımlayan ve dengeleyen kişi anlamına gelen “schwenker” sözcüğü bu nedenden kaynaklansa gerekir.”4
Kameramanlar yukarıda sözü edilen işlerin dışında da sinema dilinin önemli ögeleri olan bir çok kavramı bulmuşlardır.Yukarıda da sözü edildiği gibi o yıllarda sinemadaki tek kişi kameramandı.Sadece teknik konular değil günümüzde de kullanılan ve sinemanın anlatım diline mal olmuş bir çok öge de kameramanlar tarafından gerçekleştirildi.
Örneğin sinema dilinin önemli ögelerinden olan kaydırma hareketi İstanbul’a çekim için gelen kameramanların,alıcılarını Haliç’te bir kayık üzerinde kullanmaları sırasında bulunmuştu.Bu ve buna benzer bir çok dil ögesi çeşitli çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
1920’li yıllarda filmin istenilen karede pozlanmasını sağlayacak alıcı motorları geliştirildi.1920’li yıllara değin kameramanlar filmin ilerlemesini sağlamak için kolu çevirmek zorundaydılar.Gelişme yalnız alıcı motorlarda olmadı. Sinemanın anlatım olanaklarına yardımcı bir çok aygıt bu dönemde kameramanlar tarafından geliştirildi.
A-sinema.net