Romantik Komedinin Sırları
Aşağıdaki yazıyı, Hollis Gillespie'nin "Modern Romantic Comedy" başlıklı yazısından
esinlenerek/alıntılayarak yazdım. Onda olmayan iki maddeyi ben ekledim. Ve film örneklerini de
geliştirdim.
1) MÜSTAKBEL AŞIKLAR EN BAŞTA BİRBİRLERİNE KARŞI DUYARSIZDIR / BİRBİRİNDEN
NEFRET EDER: Romantik komedi filmlerinde, genelde iki ana karakter vardır: bir kadın ve bir erkek
("Love Actually" gibi çok karakterli filmler istisna teşkil eder). Bu ikisi arasında, kendileri dışında
herkesin fark ettiği bir cazibe bulunur. Bazı dış (ya da iç) sebeplerden dolayı bu ikisi, en başta romantik
açıdan birbirleriyle ilgilenmezler. Film başladığı anda mutsuz oldukları (ya da nedenin bilmedikleri bir
şeyden dolayı tam olarak mutlu olmadıkları) birer ilişkileri olabilir (örn. "Sleepless in Seattle", "You've
Got Mail").
Hatta bazen birbirlerinden nefret bile edebilirler. "You've Got Mail" buna iyi bir örnektir: Meg Ryan ve
Tom Hanks birbirlerinin ticari rakipleridir. Birbilerine diş bilemektedirler. Meg, Tom'un işini baltalamak için
yürüyüşler düzenler, TV'de konuşmalar yapar, vs. Tom da açtığı büyük ve cazip kitap mağazası ile Meg'in
işini fena halde baltalar.
Birbirinden nefret eden aşıklara en iyi örnek "When Harry Met Sally"dir (1989). Hikayenin en başında
Meg Ryan ile Billy Crystal beraber seyahat etmek zorunda kalırlar. Ve bu seyahat sırasında Meg, kadın ve
erkek hakkındaki görüşlerinden ve bazı itici davranışlarından dolayı Billy'den nefret eder.
Duyarsızlık ya da farkında olmama durumuna örnek olarak "Notting Hill" verilebilir: Julia Roberts Hugh
Grant'ten tamamen habersizdir, Hugh ise Julia'nın bambaşka bir alemde yaşadığını düşünmektedir.
2) İLGİNÇ BİR ARAYA GELİŞ: Daha sonra hikayenin baş karakterleri ilginç bir biçimde bir araya
gelirler. Zaten aslında filmin en başından beri romantik bir arayış ya da açlık (bunun farkında olabilirler
de olmayabilirler de) içinde oldukları için bu son derece kolay olur. Ama yazar bu birleşmeyi ne kadar
benzersiz ve ilginç bir biçimde yaparsa, hikaye izleyiciyi o kadar derinden etkiler
Örneğin "Notting Hill"de önce Julia, Hugh'ın dükkanına girer ve bir kitap alır. Aralarında bir hoşlaşma
olur ama bu bir ilişki başlatmaya yetmez. Daha sonra aynı gün Hugh, elindeki portakal suyu dolu bardağı,
kazara Julia'nın üzerine döker. Julia başta çok kızar ama Hugh'un, üstünü değiştirmek için kendi evini
kullanma teklifini kabul eder. Hugh'un evinde üzerini değiştiren Julia evden çıkar, ama bir çantasını
unuttuğu için tekrar döner. İşte bu ikinci gelişte Julia kendine hakim olamaz ve bu yakışıklı genci öper. Bir
ilişkinin başladığı artık kesindir.
"Pretty Woman"da da kahramanlarımız, bir adres sorma bahanesiyle bir araya gelirler. Son derece
zengin bir işadamı olan Richard Gere, bir sokak fahişesi olan Julia Roberts'a adres sorar. Julia, adresi
göstermek için adamın arabasına biner. Gösterdikten sonra parasını alır ve mekanına dönmek üzere yola
çıkar. Tam bu sırada Richard Julia'dan geceyi kendisiyle birlikte geçirmesini ister. Ertesi sabah da o haftayı kendisiyle geçirmesini teklif eder.
Eğer romantik karakterler birbilerinden en başta nefret etmeseler bile, hikayenin bir noktasında eninde
sonunda nefret edeceklerdir (bkz. "MAHZUN AYRILIK" maddesi).
3) EĞLENCELİ BİRLİKTELİK: Kahramanlarımız ilginç bir biçimde bir araya geldikten sonra bir süre son
derece eğlenceli zamanlar geçirirler. Bu eğlenceli zamanlar son derece önemlidir çünkü daha sonra
meydana gelecek olan "Mahzun Ayrılık"ın yaratacağı hüzün, bu eğlenceli zamanların şiddetine bağlıdır.
Bu dönemde çiftler çok farklı mekanlarda ve çok farklı aktiviteler halinde görülürler. Örneğin "Notting
Hill"de Julia ile Hugh arkadaşlarının doğumgününe giderler, bir parka geceleyin gizlice girerler, sonra da
sinemada beraber film izlerler - ama Hugh'un gözlerinde normal gözlüğü değil, dalgıç gözlüğü vardır! Bir
keresinde de evin çatısında Julia'nın rolüne birlikte çalışırlar.
"Pretty Woman"da Julia ile Richard beraber alışveriş yaparlar, yemek yerler, sonra jet uçağıyla başka
bir şehre gidip opera seyrederler.
"Shakespeare In Love"da Şekspir ve sevgilisi hem gizli gizli buluşup sevişirler, hem de herkesin gözü
önünde yapılan oyun provaları sırasında flört ederler, ama kız erkek kılığında olduğu için bundan kimse
şüphelenmez - hemen hiçkimse!
4) BÜYÜK YANLIŞ ANLAŞILMA ("THE BIG MISUNDERSTANDING"): "Must Love Dogs" (2005)
filminde John Cusack ve Diane Lane parkta tanışırlar, hikaye ilerler, ilerler, ilerler, tam kritik bir anda
John, Diane'in ikinci bir erkek tarafından öpülüşüne tanık olur ve kadının, kendisini öpen erkekten
hoşlandığı sonucuna varır: BÜYÜK YANLIŞ ANLAŞILMA!
Benzer bir durum "Pretty Woman"da da yaşanır. Bu yanlış anlaşılmasın sonunda Julia Roberts parasını
alır ve Richard'ın hayatından çıkar. "Notting Hill"de William, film setinde Julia Roberts'ın kendisi -
William - hakkında söylediği şeyleri kulaklıklardan duyar.
Bu yanlış anlaşılma sonucunda yaşanan da:
5) MAHZUN AYRILIK ("FORLORN SEPARATION"): "When Harry Met Sally"de, Meg ile Billy ilk kez
birlikte olduktan sonra aralarına bir soğukluk girer ve ayrılırlar. "Notting Hill"de Julia ile Hugh, önce
gazetecilerin Julia'nın William'ın evinde kaldığını öğrendikten sonra, sonra da dükkanda Julia'nın resim
verdiği sahneden sonra (yani iki kez) ayrılırlar. Diğer romantik komedilerde bu ayrılık dönemi genelde bir
montaj olarak gösterilir ("Notting Hill" bunu çok başarılı bir biçimde yapar: William'ın semt pazarının bir
ucundan diğerine kadarki yürüyüşü kesintisiz tek bir çekimde yapılır ama 4 mevsim de bu tek çekimde
verilir. Prodüksiyon ekibine helal olsun!). Her iki taraf da, yanlarında ruh-eşleri yokken, mahzun mahzun
hayatlarına devam ederler. Bizim de içimiz yanıp tutuşur, "Noolur bir araya gelsinler!" diye dua ederiz.
6) İNANILMAZ RASTLANTI ("INCREDIBLE COINCIDENCE"): Romantik kahramanlarımız
birbirlerinden ayrılmış, ama birbirlerini özlemektedirler. Ama öyle bir biçimde ayrılmışlardır ki artık
birbirlerini tekrar görmek için girişimde bulunmaları - genelde gururlarından ya da fiziksel engellerden
dolayı - neredeyse imkansızdır. Ya da girişimleri başarısız olur ("Sleepless In Seattle"da Meg Ryan, Tom
Hanks'le gökdelenin tepesindeki buluşmaya geç gider).
İşte bu noktada inanılmaz bir rastlantı, bu iki kahramanı bir araya getirir. Dualarımız kabul olunmuştur!
"Pretty Woman"da bu, Richard'ın, kiraladığı kolyeyi, iade etmesi için otel müdürüne teslim ederken,
ondan, kendisini - Richard'ı - götürecek şoförün Julia'nın nerede yaşadığını bildiğini öğrenmesidir. "Must
Love Dogs"ta bu, Diane Lane'in babasının, kim olduğunu bilmediği John Cusack ile, onun inşa ettiği kayık
ve daha sonra da hayat hakkında konuşması, sonra da bu konuşmadan bazı sözleri kızına aktarmasıdır.
"Sleepless In Seattle"da bu rastlantı, Tom Hanks'in çocuğunun çantasını çatıda unutması ve Tom'un da
çantayı almak için tekrar çatıya çıkması ve orada (kendisini bir daha asla görmeyeceğini zanneden) Meg'i
görmesidir. "Shakespeare In Love"da bu, Romeo ve Juliet'in prömiyerinde Juliet'i oynayacak çocuğun
sesinin kısılması ve tam da Gwyneth'in o oyunu izlemek üzere orada olmasıdır.
7) BÜYÜK JEST ("GRAND GESTURE"): İnanılmaz rastlantı sonucunda, sevgilisini ne kadar çok
sevdiğini fark eden kahramanımız, normal hayatın akışını son derece bozan bir harekette bulunarak
aşığına kavuşmaya çalışır. "Must Love Dogs"ta bu, Diane Lane'in John Cusack'a ulaşmak için nehre
atlamasıdır. "As Good As It Gets"te bu, Jack Nicholson'ın - aslında hiç sevmediği halde - evden çıkma
cesaretini göstemesidir. "Notting Hill"de bu, Hugh Grant'in bin bir güçlükle Julia Roberts'ın olduğu otele
gitmesi ve kendisini bütün bir medya ekibi önünde rezil edip ondan özür dilemesidir. "Kadınlar Ne
İster"de bu, Mel Gibson'un Helen Hunt'ın evine gidip, kadınların aklından geçenleri okuma yeteneği ile
elde ettiği bütün kazanımları kaybetme pahasına gerçekleri ona anlatmasıdır. "Shakespeare In Love"da
bu, Romeo ve Juliet'in prömiyerinde Shakespeare ile Gwyneth'in sahnede Romeo ve Juliet'i canlandırmasıdır. Bu büyük bir jesttir zira o dönemde kadınların sahneye çıkması yasaktır! "Pretty
Woman"da bu, Richard'ın Julia'nın apartmanının önüne gidip, bir "şovalye" gibi onun bulunduğu kata
yangın merdiveninden çıkmasıdır. Bu hareketi "büyük jest" yapan şey Richard'ın aslında yükseklerden
çok korkmasıdır.
* * *
İşte böyle. Romantik Komedi (İngilizce'de artık bunlara ROMCOM deniyor, fena fikir değil, Türkçe'ye de
uygun: romkom) hikayelerinin kaçınılmaz yapısal özellikleri bunlar. Siz de yazdığınız romkomlara bu
öğelerden bazılarını - ama mutlaka yaratıcı bir biçimde - eklerseniz, seyircinin beğenisini mutlaka
kazanırsınız.
Demedi demeyin...
* * *
ÖDEV
Aşağıdaki filmleri, yukarıda anlatılan bilgiler ışığında inceleyiniz. Bu yazıda belirtilmeyen noktaları da siz
bulun - bana da haber verirseniz, burada yayınlayabilirim. (Birincil ve ikincil listedeki filmlerin DVD
arşivinizde bulunması şiddetle tavsiye olunur).
Birinci(l) Liste
1) You've Got Mail.
2) Notting Hill.
3) Sleepless in Seattle
4) Pretty Woman
5) When Harry Met Sally
6) What Women Want
7) As Good As It Gets
8) My Best Friend's Wedding
9) Shakespeare in Love
10) How To Lose A Guy in Ten Days
İkinci(l) Liste
11) My Big Fat Greek Wedding
12) There's Something About Mary
13) Runaway Bride
14) Maid in Manhattan
15) Two Weeks Notice
16) Wedding Crashers
17) Bridget Jones' Diary
18) Jerry Maguire
19) Four Weddings and a Funeral
20) Love Actually
Üçüncü(l) Liste
21) Forces of Nature
22) Kate and Leopold
23) Nine Months
24) Liar Liar
25) Moonstruck
26) The Wedding Singer
27) Bruce Almighty
28) Green Card
29) Shallow Hal
30) While You Were Sleeping
* * *
Yerli bir liste sanırım Emel Sayın, Metin Akpınar-Zeki Alasya, Gülşen Bubikoğlu-Tarık Akan, vs.li
filmleri içerirdi. Ama bunların DVD'lerini bulmanız pek zor. TV'de rast gelirse kaçırmayın, izleyin, derim.
* * *
BAYANLAR DİKKAT:
LÜTFEN BUNLARI EVDE DENEMEYİN!
Romantik Komedi filmleri ne yazık ki, bayanlar tarafından, bilinçli ya da biliçsiz (i.e. bilinçaltı
düzeyde) olarak, gerçek ilişkilerinin seyrini tespit etmekte bir ölçüt olarak kullanılabilmektedir.
Gerçek bir ilişkide neyin nasıl olması gerektiğini, bu filmlere bakarak belirledikleri defalarca
gözlemlenmiştir.
Bayanlar!
Bu filmlerde anlatılanlar çok hoş olmakla birlikte büyük oranda "gerçek dışıdır"! Bu filmlerdeki erkekler
de hayal mahsulüdür. Gerçek erkeklerle karşılaştırıldıklarında, bu filmlerdeki karakterler romantik
açıdan neredeyse insan-üstüdürler. Yani, bu filmlerde Tom Hanks, John Cusack, ya da Mel Gibson'ın
canlandırdığı karakterleri biz sıradan ölümlülerle karşılaştırıp erkekler hakkında hüküm vermeyin. Bu
kadar yüksek beklentileri, gerçek erkeklerin karşılaması im-kan-sız-dır! Bu filmleri izleyin, bu filmlerde
eğlenin, ağlayın, sevinin. Ama bu filmlerde gördüklerinizi gerçek hayattaki erkeklerden pek fazla
beklemeyin. Sonra çok üzülürsünüz!
:)
* * *
Bir arşivlik yazı daha... Buna bir ara ara vermem lazım