İşte komik olan, söylenen bir yalanın ortaya çıkmasını engellemek için üretilen yeni yalanlardır. Genelde
zaman geçtikçe ve yalanlar üst üste biriktikçe, açık verme ve yakalanma ihtimali de artar. Bu, yalan
söyleyen kişiyi paniğe sokar ve daha fazla ve daha az gerçekçi yalan söylemeye iter. En büyük komedi
"En Son Babalar Duyar" neredeyse tamamen bu öncüle dayanır: Kadir'in yalanları ve bunları
korumak için ürettiği yeni yalanlar. Örneğin kadir Zühtü beyin yanında işe girerken İngilizce ve
bilgisayar bildiğini söyler ama aslında bilmemektedir. Senaristler, onun bu yalanlarını sınamak için hep,
İngilizce ya da bilgisayar kullanmasının zorunlu olduğu durumlar yaratır. Örneğin Amerika'dan bir müşteri
arar ve Zühtü Bey onunla Kadir'in konuşmasını ister. Ama ortamda başka İngilizce bilen olmadığı için
Kadir adama "The number you have dialed cannot be reached at the moment" der sürekli. Etrafındakiler
Ya da Kadir'in ailesi, yalıya taşınabilmek için kendilerinin köklü bir İstanbul ailesi oldukları yalanını söyler.
Zühtü bey de bunu kanıtlamaları için Kadir'in babasından ud çalmasını ister. Çözüm olarak babaya
playback yapılır! Bir başka örnek: Kadir, yeni işine girebilmek için bekar olduğunu söylemiştir. Ama
kaldığı eve girebilmek için de Zühtü bey'e, Hülya'nın kocasının ikiz kardeşi olduğu yalanını söyler.
Hülya'nın bu noktadaki isyanı çok manidardır: "Artık hangi yalanın neresindeyiz hatırlamıyorum Kadir!"
"Coupling"'de bu durum genelde Jeff'in başına gelir. Örneğin işe gelirken bindiği trende tanıştığı güzel bir
kadına bir bacağının takma olduğunu söyler her nedense! Sonra bu kadınla ilişkisi gelişir ve birlikte olma
aşamasına gelinir. Ama Jeff pantolonunu çıkaramamaktadır zira çıkarırsa bacağının takma olmadığı ortaya
çıkacaktır. ("The Man With Two Legs")
Benzer durumların Seinfeld'de en çok kimin başına geldiğini tahmin edin bakalım: GEORGE COSTANZA!
Zaten Costanza'nın en belirgin özelliği kronik bir yalancı olmasıdır. Ve bu özelliği hemen her bölümde
komik durumlara yol açar. Bunların en komiklerinden biri, kendisini bir mimar olarak tanıttığı bölümdür.
Bir başka bölümde de kendisinin Vandaley Şirketi'nde çalıştığını söyler. Oysa böyle bir şirket bile yoktur.
Ama durumu kurtarmak için arkadaşlarını da bu yalana katılmaya zorlar. (Bu da ilginç bir yöntemdir.
Arkadaş hatrına bir yalana katılan insanlar, ilginç dramatik olaylara neden olurlar. Ama bir yerde açık
Bu yöntemin çok sık kullanılan bir alt dalı, aynı anda iki kişiyi (genelde iki sevgiliyi) idare etmeye
çalışmaktır. Bu durum istisnasız çok komik sonuçlar doğurur. Çünkü idare edilen iki kişi genelde aynı
anda aynı yere gelme eğilimindedir ve idare eden kişi buna engel olmak için akla karayı seçer.
3) ZIT KONUMA GEÇME: Üst sınıftan ya da üstün nitelikleri olan birini sıradan koşullara koymak
("İnanılmaz Aile"de süper kahramanlar sıradan insanlar gibi yaşamaya zorlanıyordu) ya da sıradan
nitelikleri olan birini üstün koşullar içine koymak ("Gerçek Yalanlar"da sıradan bir memur olan Jamie
Lee Curtis'in teröristlerle mücadeleye karışıyor, "GORA"da sıradan bir halı satıcısı olan Arif'in uzaylılar
tarafından kaçırılıyor ve Komutan Logar ile mücadele ediyordu) da garantili bir gülmece kaynağıdır.
Hızla zengin olan ya da hızla fakirleşen insanlar da buna örnek verilebilir (Birincisi, komedi açısından daha
makbuldur ve toplumda bile bu insanları anlatmak için özel bir terim üretilmiştir: sonradan görme).
Sıradan bir hayat kadınını, çok zengin bir işadamının yanına koyarsanız, bir çok komik sahne elde
edeceğiniz kesindir ("Özel Bir Kadın" / "Pretty Woman"). "Avrupa Yakası"ndaki Burhan, alt
ekonomik sınıftan gelmiş biridir ve bu sınıfın davranış özelliklerini aynen koruyarak üst ekonomik sınıfta
varlığını sürdürmeye çalışmakta ve herkesi hem güldürmekte hem de sinir etmektedir. İşin ilginç yanı,
görev icabı çevresindeki insanlardan daha üst konumda olmasıdır, böylece çevresinde ona gülen insanlar
4) DAVRANIŞ AŞIRILIKLARI: Her türlü davranış aşırılığı komiktir. Aşırı korkaklar, aşırı cimriler,
aşırı gururlular, aşırı özgüvenliler, aşırı maddiyatçılar, aşırı maneviyatçılar, aşırı untukanlar,
aşırı oburlar... Tabii ki senarist, gülmeceyi yaratmak için bu insanların aşırılıklarını test edecek, yani
onları aşırı davranışlarının tam aksi biçimde davranmaya itecek durumlar yaratmalıdır. Aşırı korkakları
cesur olmak zorunda kalacakları durumlara sokmalı, aşırı cimrilere paralarını savurtmalı, aşırı gururluları
da gururlarını ayaklar altına alıp eylemde bulunmaya itmelidir. Ama bunu, gerçekçi bir biçimde
yapmalıdır. Bir insan nasıl korkusunun üzerine gitmeye karar verir? Ya daha büyük bir korku kaynağı ile
karşılaşmıştır, ya da ancak korkusunun üzerine gittiğinde elde edebileceği bir ödül (para, sevgi, ün, vb.)
Örneğin "Benden Bu Kadar" ("As Good As It Gets") filminde Jack Nicholson obsesif bir yazar iken,
sevdiği kadınla ilişkisini sürdürebilmek için obsesyonları ile mücadele ediyor ve bu mücadele filmin temel
komedi kaynağı haline geliyordu.
çarpanlar... Hareket komiğinin babası Charlie Chaplin'dir. Onu Buster Keaton izler. (TRT'nin tek kanal
olduğu dönemi yaşamayan gençler Buster Keaton'ın gelmiş geçmiş en iyi komiklerden biri olduğunu
nereden bilecek? Bilemeyecek!).
Günümüzde Jim Carrey oldukça fazla hareket komiği yapmaktadır ("Yalancı Yalancı" / "Liar, Liar"
filminin tuvalet sahnesinde kendini dövüşü, klasikleşmiş bir hareket komiği sahnesidir). Mr Bean (Rowan
Atkinson) de öyle. "Avrupa Yakası"ndan Burhan, 3. Komiklik yönteminin yanı sıra, bu yöntemi de
kullanmaktadır. Adamın tek başına beden dili (ve konuşması) bile komiktir. Benzer bir hareket komiği,
"Seinfeld"deki Kramer'dan gelir. Adamın Jerry'nin dairesine girişi her defasında izleyiciyi güldürür.
10) ZORUNLU ORTAKLIKLAR: Bir işi başarmak için birbirini kollamak zorunda olan düşmanlar ya da zıt
karakterli insanlar da komiktir. Örneğin "48 Saat"teki Eddie Murphy ile Nick Nolte böyle bir ikilidir.
90'larda "Cehennem Silahı" ("Lethal Weapon") da böyle başlamıştı - serseri polis ve aile babası polis
yan yana. Bu hikayenin 2000'lerdeki versiyonu olan "Rush Hour"da Chris Tucker ile Jackie Chan, bu
sayede milleti gülmekten kırmaktadır. "Ben Robot"ta ("I Robot") Del Spooner (Will Smith) ile robot
psikoloğu da başlangıçta birbirine gıcık oluyorlardı. (O filmin en hoş repliklerinden ikisi şudur: Adam
(kadına): "Hayatta tanıdığım en akıllı aptal kişi sensin" Kadın (adama): "Sen de benim hayatta tanıdığım
en aptal aptal kişisin."). TV'den örnek verirsek, "İmkansız Aşk" dizisinin sanırım ikini bölümünde Ebru
Gündeş ve sevgilisinin elleri birbirine tutkal ile yapışıyordu. Ve uzun bir süreyi birlikte geçirmek zorunda
kalıyorlardı. Bu kuralın en ilginç uygulamalarından biri "Stuck On You" ("Takıldım Sana") filminde
görülür. Burada, zıt karakterli yapışık kardeşler vardır. (Bu filmle ilgili eleştirim, Sanarist'in ilk yazısını
teşkil eder. Hey gidi günler...). Aynı mekana tıkılan zıt karakterler de bu kategoriye girer. Aklıma bizden
gelen ilk örnek "İki Aile".
11) UTANDIRICI DURUMLAR: Birisi komedi hakkında şöyle demişti: "Komedi, kaynananızın başına
geldiğinde güldüğünüz şeydir." Bir başka söz de şuydu: "Mizah acıtır." Başkasının (hikaye
kahramanlarının) başına gelen utandırıcı olaylar, bu iki tanımı da kapsayan, son derece güçlü komedi
kaynaklarıdır. Perdede ya da ekranda birini utanç verici bir durumda gördüğümüz zaman bilinçaltı
düzeyde hemen o kişiyle özdeşleşiriz ve çok sanki o durumdaki kişi bizmişiz gibi yoğun duygular
yaşamaya başlarız. Ama bir yandan da o kişi olmadığımız için rahatlarız ve duruma gülmeye başlarız.
Kahramanın o utanç verici durumdan kurtulmak için çaresizce kalkıştığı işler, daha fazla gülmemize neden
olur. Bunun bir örneği, "Coupling" dizisinin bir bölümünde ("My Best Friend's Bottom") görüyoruz.
Burada Steve, arkadaşı Sally'yi istemeden çıplak olarak görüyor. Bunu takip eden olayları (Jeff'in
yorumlarını örneğin) tahmin edebilirsiniz.
Utanmanın çok komik bir duruma yol açtığı bir sekansı "Ah Mary, Vah Mary"de ("There's Something
About Mary") filminde görüyoruz. Ben Stiller'in canlandırdığı kahraman tuvalette bir "fermuar kazası"
yaşıyordu. Eğer bu kaza sadece aile içinde ve tıbbi personel arasında kalsaydı hiç sorun (ve komik)
olmazdı, ama olayı neredeyse bütün mahalle ve hatta itfaiyeciler bile öğreniyordu. Sahnenin çok
komik olduğunu tahmin edebilirsiniz. ("Fermuar kazası"ndan neyi kastettiğimi anlamıyorsanız bir
zahmet filmi bulunuz)
Tek başına yapıldığında son derece normal olan davranışlar, tamamen yabancı birinin yanında aniden çok
komik bir hale bürünebilir. Alakasız bir seyirci, sahneye aniden çok farklı bir boyut katar. Üstelik bu
yabancı konuya tamamen yabancı da olacağı için, utanmanın yanına 1. yöntemde anlatılan yanlış
anlaşılma durumu da ortaya çıkar.
12) SAÇMALIKLAR: Şimdiye kadar anlattığımız maddelerin hepsi, gerçek hayattaki koşulların
zorlanması ile oluyordu. Durumlar ya da davranışlar komik olsa da olasıydılar. Bir de insanları güldürmek
için tamamen saçma davranış ya da sözlerin kullanıldığını görüyoruz. Bu tür komiklikler genelde parodi
niteliğindeki filmlerde görülür: "Arabesk", "Kahpe Bizans", "GORA", "Top Secret", "Uçak", "Hot
Shots", "Scary Movie", vb. Sözlü mizahta da bu duruma çok rastlıyoruz. Cem Yılmaz'ın esprilerinin bir
bölümü bu yönteme dayanır mesela.
Aslında bütün mizahçılar yer yer saçmaya başvurur. Bunda da bir zarar yoktur. Tadında olduğu sürece
tabii. Bütün bir dramatik eseri saçmaya dayandırmak ise yanlıştır. Zira, gülmeye en hasret izleyici bile,
esprilerin belirli bir hikaye eksenine oturtulmasını bekler. (Ülkemizde özel televizyonlar ilk çıktığında
çekilen dizilerden bazıları bu hataya düşmüştür. Bunları tekrar izlemek mümkün değildir zira sağlam bir
dramatik yapıları yoktur. Yakın zamanda bu absürdlük hatasına düşen dizi hangisiydi bilin bakalım: Kadir
Çöpdemirli "Deli Duran").
13) CİNSELLİKLE İLGİLİ / TABU KONULAR: Cinsellik, yeryüzündeki "medeni" toplumların hemen
hepsinde "tabu" bir konudur. (Medeni olmayan "ilkel" kavimler ise bu konuda gününü gün etmekle
meşguldür
. Bu nedenle, cinsellikle ilgili konular, topluluklar içerisinde açık bir biçimde konuşulmaz.
Hayatın bu kadar önemli bir alanının tabu olmasının komikliğini bir yana bırakırsak, topluluk içerisinde
cinsellikle ilgili konuların konuşulması ya da ima edilmesi, genelde kahkahaya yol açar. Söylenen şey komik olmasa bile! Bu nedenle, akıllı bir senarist, cinselliğin bu tabu olma özelliğini kullanarak, ima
yoluyla, insanları güldüren sahneler yazabilir...
De, bunları yayınlatabilir mi? Pek değil. Türk "anadamar" televizyonculuğu cinsellik konusunda tamamen
sterildir denebilir. TV'lere bakılırsa, Türklerin hayatında cinsellik diye bir şey neredeyse yok gibidir. (Eğer
bir gün dünya üzerinde insan soyu yok olsa, ve geriye sadece Türk TV dizileri kalsa, ve bu diziler
uzaylıların eline geçse, insanların nasıl olup da ürediği konusu, kafalarını yüzyıllar boyunca meşgul eden
bir konu olarak kalacaktır!). Bu nedenle cinsel konuların işlenmesi sadece sinema filmlerine bırakılmalıdır
kanaatimce. TV'de en fazla bir iki uzak imaya yer vardır - henüz. İleride ne olur bilmem. Ama yerli bir
"Coupling" için en az 10-15 sene var diyorum ben - o da şifreli kanallarda.
Diğer tabu konular da, cinsellik kadar olmasa da, seyirciden kahkaha almayı başarır. "Bizde cinsellikten
başka tabu olan şeyler nedir?" diye sorarsanız, ben de size "ayıp" kelimesinin size çağrıştırdığı
durumlardır derim. Araştırın, bulun!
Eski yazılardan birinde, ekranda ya da perdede küfredilmesinin seyirciyi neden güldürdüğünü
anlamadığımı söylemiştim. (Retorik bir anlamamaydı o tabii ki.) Bu gülmenin nedeni, normal toplumsal
ortamlarda küfrün tabu sayılmasıdır. Ve bu tür ortamlarda edilen küfür, seyircide otomatikman tabunun
ihlaline dayalı gülme refleksini ortaya çıkartır. Gülme eylemini gerçekleştirmek açısından işe yarar, ama
gülmenin diğer boyutlarından biri olan zeka'dan yoksundur ve uzun süre etkili olmaz.
Burada dikkat edilmesi gereken şey, "bayağılaşma tehlikesi"dir. Sürekli olarak tabuları işleyerek yapılan
komedi, bir süre sonra seyircide bıkkınlık yaratır.
14) GİZLİ (YAKALANMA KORKUSUYLA) YAPILAN İŞLER: Aslında bu madde, "Yalanı Sürdürme"
maddesinin bir versiyonudur denilebilir. Zira burada da bir durum (orada olma durumu) gizlenmeye
çalışılmakta, orada olan kişiye davranış yoluyla yalan söylenmektedir. Yine de ayrı bir madde olarak ele
alınacak kadar kendine özgü özellikleri vardır.
Bir kişi kendisini, ya da bir başkasını, o mekandaki diğer insanlardan gizlemeye çalışırken genelde çok
komik durumlar ortaya çıkar. Saklanan ya da saklayan kişiyle hemen özdeşleşen seyirci, yakalanma
olasılığı ortaya çıkınca heyecanlanır, ve saklanan kişinin yakalanmamak için çarnaçar başvurduğu
yöntemlere güler.
Böyle bir durumda o mekandaki kişi, hiçbirşeyden habersiz de olabilir, o mekanda birinin saklandığını
biliyor da olabilir. Her iki durum da kendine özgü komiklikler yaratır. Haberli olan kişinin bir kaç defa kıl
payı saklanan kişiyi kaçırması makbuldür. Habersiz kişi de ise durum biraz daha ilginçtir: bu kişi, günlük
hayatının eylemlerini yaparken "her nedense" saklanan kişinin bulunduğu yerlere gitme eğilimindedir.
Saklanan kişi de buna uygun olarak harekete geçer ve kendine yeni saklanacak yerler bulur.
Daha ilginç bir olasılık, saklanan kişinin, o mekanda önemli bir iş yapmak zorunda olmasıdır. Yani
kahramanımız, hem yakalanmamak, hem de önemli bir görev yerine getirmek durumundadır. Eğer
bu işin ne olduğu ve önemi, daha önce yeterince iyi anlatılmışsa, sahnenin komedi potansiyeli çok daha
fazla olur.
Kural: Mekandaki kişinin saklanan kişiyi bulması durumunda ortaya çıkacak olan hadise ne kadar
büyükse, bu saklanma hadisesi o kadar komik olur! Mekandaki kişi ile saklanan kişi arasında hiçbir
husumet yoksa, komiklik son derece azalır. Bu nedenle "sevgilisini kocasından saklayan kadın", "erkek
arkadaşını abisinden saklayan genç kız" "polisten / dükkan sahibinden saklanan hırsız" gibi durumlar daha
fazla komedi potansiyeli içerir.
Saklanan kişi paçayı kurtarabilir de, yakalanabilir de. Hangisini kullanacağınız, hikayenizin gidişine bağlı
tabii. Ama bir iki dakika süren gerilimli bir arama sürecinin sonunda saklanan kişi yakalanırsa, sahnenin
dramatik değeri yükselir. Özellikle de saklanan kişinin o an verdiği tepki, o sahnedeki en komik an olma
potansiyelini taşır.
* * *
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Ama bu listenin daha da gelişeceğini tahmin ediyorum. Benim aklıma
gelmeyen şeyler olursa yazın, gerekirse yeni kategoriler oluşturalım.
Şimdi bazılarınız "İşte en sonunda komikliğin sırrını öğrendik, hemen bir sitcom yazalım ve
köşeyi dönelim" diye düşünüyor olabilir. O kadar acele etmeyin. Zira yukarıdaki yöntemler, hikaye
anlatma becerileriyle birlikte kullanılmadıkları takdirde çok az işe yararlar. Bir başka deyişle bu
yöntemler, ancak ve ancak sağlam bir hikayenin üzerinde kullanıldığında etkilidir. Aksi takdirde hızla
yayından kaldırılan bir diziniz, ya da kimsenin gülmediği bir komedi filminiz olur.
Kimin lafıydı hatırlamıyorum: "Hikaye, odanın ortasında, komedi ise odanın kenarlarında olan
şeydir. Eğer bu sözü anlamıyorsanız, yazarlık işine hiç girmeyin." Yani önce hikaye anlatmayı
öğrenin. Güldürmeyi bunun üzerine ekleyebilirsiniz.
Bu yazıda ele aldıklarım, genel olarak hikaye bazlı komikliği ele alıyor. Başka bir yazıda, sahne içinde ve
diyaloglardaki komikliği ele alacağım.
* * *
Güzel bir yazı oldu galiba... Tam arşivlik... Ben bile beğendim...