Sahne Yazarken - Biçim
Senaryo yazımının edebi yazım türlerinden farklı olduğu açıktır. Senaryoda daha çok görsel anlatıma
önem verilir. Yani yazdıklarınız bir biçimde perdeye yansıtılabilecek şeyler olmalıdır.
Senaryo yazarken uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bunlardan bazılarını aşağıda sıraladım:
1) Oyuncuların senaryonuzu nasıl oynayacağına dair parantez içi açıklamalar yapmayın.
Bir senarist olarak sizin göreviniz karakterlere ne yapacaklarını ve neler söyleyeceklerini yazmaktır. Ama
oyunculara nasıl oynayacaklarını söylemek sizin göreviniz değildir. Parantez içine yazacağınız bu tür
talimatlar okuyucunun dikkatini dağıtır.
İSTİSNA: Bu gibi parantez içi açıklamaların gerekli olduğu durumlar da vardır. Eğer sahnede ikiden fazla
karakter varsa ve kahramanınız herkese değil de bu karakterlerden sadece birine dönüp konuşuyorsa,
bunu parantez içinde belirtmeniz gerekir.
2) Kamera hareketleri yazmayın.
Filmi kafasında çekmiş olan senaristler, kafalarındaki bu filmi kağıda da dökmek isterler. Bu nedenle
perdede neyin göründüğünü neyin görünmediğini ayrıntılı bir biçimde yazarlar. Bu YANLIŞTIR!
Senaryonuzu yazarken OMUZ ÇEKİMİ, YAKIN ÇEKİM, GENİŞ AÇI, vb. ifadeler kullanmayın. Neyin nasıl
görüneceğini belirlemek, film yönetmeninin ve görüntü yönetmeninin işidir. Ayrıca bu tür ifadeler,
senaryonun okunmasını da zorlaştırır.
İSTİSNA: Perdede neyin göründüğü, eğer hikaye anlatımı açısından çok önemliyse, kamera hareketleri
verilebilir. Örneğin, bir katilin kimliğini seyirciden gizlemek istiyorsanız, şöyle yazabilirsiniz:
YAKIN ÇEKİM'de, deri eldiven giymiş bir elin, masanın üzerinde duran bıçağa uzandığını görürüz.
3) Bir sahneye her zaman bir tasvirle başlayın. Yani sahne başlığından (YER. ZAMAN.) hemen sonra
diyaloglara geçmeyin.
Aşağıda, hatalı bir örnek görüyorsunuz.
İÇ. ARABA. GÜNDÜZ.
Murat
Ben de seni özledim.
4) Tasvirlerinizin biraz edebi olmasında sakınca yoktur. Örneğin "Eski bir kamyon" yerine "Şehirler
arası yollarda on binlere kilometre yol almaktan yorulmuş, artık emekliye ayrılma vakti gelmiş bir
kamyon" demek, okuyucunun zihninde daha canlı bir imge (görüntü) yaratır.
Bu yöntemi insanları tasvir ederken de kullanabiliriz. Örneğin "Kırklarının sonunda, yorgun görünüşlü bir
kadın" yerine "Ayşe Hanım, hayatını çocuklarına ve kocasına adamış olmanın bedelini, yüzündeki
kırışıklıklarla ve saçındaki ak tellerin artmasıyla ödemişti. Ama buna hiç de pişman değil gibiydi" derseniz,
çok daha spesifik bir resim çizmiş olursunuz.
Abartmamak kaydıyla, detay vermek iyidir. "Dağınık bir genç odası" yerine "Yerlerde dergiler, masanın
üzerinde dağınık halde duran CD'ler, uzun süredir tozu alınmamış bir bilgisayar ve duvarlarda şarkıcıların
dev posterleri: BRITNEY SPEARS, BEYONCE, ENRIQUE IGLESIAS" Zengin bir dil kullanın. Sadece "gitti" demek yerine "yürüdü, koştu, süründü, sinerek ilerledi, ileri
fırladı, uçtu" gibi canlı ifadeler kullanabilirsiniz.